29 Aralık 2016 Perşembe

LEPTİN HORMONU



Leptin Hormonu Ne Zaman Devreye Girer

Leptin hormonu ne zaman devreye girer, Leptin hormonu vücutta yağları yakan ve iştahın kapanmasına sebep olan bir hormondur. Aynı zamanda vücuttaki diğer hormonların işleyişini idare eder. Vücutta tiroit hormonlarına, pankreasa, seks ve stres hormonlarına emreden özelliği bulunmaktadır. İnsanlar ağızlarına bir besin maddesi koyduklarında hemen kan şekeri yükselir. Kan şekerinin yükselmesi aynı zamanda insülin hormonunun yükselmesi demektir. Bundan 2 saat sonra da insülin hormonunda düşme olur. Bu süreçte vücutta olan şeker enerjiye dönüştürülür. 2 saat sonra ise glukagon hormonu depo edilen şekeri enerjiye dönüştürmeye başlar. Bu işlemlerin ardından Leptin hormonu devreye girmektedir. Bu süreçte vücutta yağ yakılmaya başlanır. Artık depo edilen yağlar yakılarak enerjiye çevrilir. Yani 4 saatlik aralıklarla yemek yenirse metabolik açıdan yağların yakılma süreci başlamış olur ve devamında da yakılmaya devam eder. Bu yüzden insanlar sık yemek yediklerinde sürekli olarak insülin salgılanır, bunun devamında vücutta insülin direnci oluşmaya başlar. Bu yüzden insanların çoğu kilo vermekte zorlanır. Hatta az yemek yeseler bile kilo vermez hale gelirler.

Leptin hormonunun devreye girmesi ne zaman olur?

Leptin hormonunun işleyişi hakkında sizlere yukarda bilgi verdik. Bu hormonun salgılanması için 2 koşulun meydana gelmesi gerekir. Leptin hormonu yediğiniz her lokmadan sonraki 4. saatte salgılanmaya başlar. Hormonun yağ yakımı için devreye girmesi dört saat sonra olur. Bu sürede sakız bile çiğnememeniz gerekir. Böylece Leptin hormonu vücut depolarına girerek, yağları yakar ve ihtiyacınız olan enerjiyi sizlere sağlar. Bu durum uzmanların sıkça dile getirdiği az ve sık yeme kuralının tam tersidir. Gerçekten az ve sık yeme çoğu insülin direnci hastalarının ana sebebidir. Bu kısa sürede kan şekeri hızla tavan yapmakta ve ardından hızlı bir şekilde düşmektedir. Böyle açlık hissedilmesi de Leptin hormonu salgılanmasına engel olmaktadır. Önemli olan konu 4 saat sonra Leptin hormonu salgılanmasını başlatabilmek ve bu salgılanmanın mümkün olduğu kadar uzun tutulmasını sağlamaktır.

Acıkma hissi olduğunda, herhangi bir şey yenmediği takdirde, vücut bunu kıtlık gibi algılamakta ve enerjiye dönüştürülmesi gereken yağları yakmamakta, bunları tasarruflu bir şekilde kullanmaya başlar. Çünkü hedefi kıtlık durumunda daha uzun süre hayatta kalmayı başarmaktır. Bu yüzden kilo vermek isteyenlerin aç durumda uzun süre kalması kilo vermelerine olumsuz etki yapar. Ancak uzun süre tok hissiyle herhangi bir şey yemeden kalırsanız, salgılan Leptin hormonu sayesinde vücuttaki depolarda bulunan yağlar yakılabilir. Bu yüzden öğünlerde yeteri kadar yiyecek yenmeli ve 4 saat sonra Leptin hormonunun devreye girmesi sağlamalıdır.ALINTIDIR

     Hormonlarla ilgili bilgi almak için tıkkkkkkk

Ve Selahattin DÖNMEZ den diyet önerisi...

28 Aralık 2016 Çarşamba

DEBBİE MACOMBER



Debbie Macomber (22 Ekim 1948 doğumlu Yakima, Washington ) en çok satan Amerikan 150''den fazla aşk romanları ve çağdaş kadın kurgu yazarı . Onun kitapları yüz milyondan fazla kopya dünya çapında baskı, ve bir Evlilik , Bu Madde , bir oldu made-for-tv-film 1998 yılında Macomber açılış şampiyonu oldu fan Romantik Quill Ödülü, 2005 yılında oylanan ve bir verilmiştir Amerika Romantik Yazarlar RITA Ödülü.

Kitapları dünya çapında 140 milyondan fazla satan Debbie Macomber, günümüzün önde gelen popüler yazarları arasındadır. Tecrübelerinden ve gözlemlerinden yola çıkarak yarattığı zorlu karakterlere hayat verebilme yeteneğiyle tanınan yazar, küçük yerleşimlerdeki ev ve aile yaşantısı ile kalıcı dostluklar üzerine kalpleri ısıtan, keyifli ve eğlenceli hikâyeler yazmaktadır. Her kitabıyla dünyada büyük ilgi uyandıran Macomber, aynı zamanda çok satanlar listesinin daimi yazarlarından biridir. Macomber’ın eserleri, satışa çıktığı ilk hafta New York Times, USA Today ve Publishers Weekly listelerinde yerini almayı başarmıştır.

İlk kitabıyla birlikte oldukça geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başaran Macomber, yakın zamanda Türkiye’de de yayımlanacak The Christmas Basket adlı kitabıyla 2005 yılında Rita Ödülleri / “En İyi Roman” ödülünü kazanmıştır. Bunun dışında da birçok ödüle layık görülen Macomber, Quill Ödülleri’nde “Okuyucunun Seçtiği Roman” ödülünü de alarak bir ilke imza atmıştır.

Küçük Mucizeler Dükkanı ve Serisi Dünyada milyonlarca satmıştır...Benimde elimde bulunan ve ve bir kaçını okuduğum seriden... 

“Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim… Hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim acıların karşılıklarının olduğunu öğrendim…”
Hayatın içinden dört güçlü kadın…
Küçük mucizeler, büyük umutlar..
Ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikâye…
Bu kitapta mutlaka kendinizden bir şeyler bulacaksınız!
diyor yazar kitabında...

Hayatın içinden karakterle dolu bir seri...
Dizi film izlerken alınan keyif gibi,sürükleyici ve kadınlara hitap ediyor...

14 Aralık 2016 Çarşamba

ANLAR


Eger,yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doguşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim.
Görmedigim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eger,yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar.Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su,şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eger,hiçbir şey taşımazdım.
Eger yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eger.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorumn...
ÖLÜYORUM.... 

Arjantin-1985
Jorge Luis Borges

VAZELİN MASUMMUDUR?



Vazelin Tarihin En Eski Kremi...
Masum mudur? Araştırdım...
Wikipedia dan şu bilgileri aldım...
Karosen ticareti yapan iflasın eşiğindeki New York'lu kimyager Robert A. Chesebrough, 1859 yılında Pennsylvania'da yeni bulunan petrol kuyularına gittiğinde bir maddenin işçilerin ayaklarına yapıştığını gördü. Bu parafine benzer madde iş pompalarını tıkayarak işçilerin canını sıkıyordu ama ayaklarındaki kesik ve yaraların da iyileşmesine yardımcı oluyordu. Chesebrough bu tuhaf maddeyi kavanozlara doldurarak New York'a döndü. Üstünde aylarca çalışarak petrolden ayrıştırdığı maddenin vücuttaki yaraları iyileştirdiğini gördükten sonra 1870'te "Vazelin Petrol Jeli" ismiyle piyasaya satışa sundu.
Vazelin sentetik bir maddedir...
Parafin mum yapımında kullanılan ham maddedir. Mumun ana maddesi olan parafin, kozmetik sektöründe de kullanılan bir üründür. Krem yapımında temel krem bazı olarak kullanılan “vazelin” petrol rafinerilerinde elde edilen sentetik bir yan üründür. Vazelinin likit formu “parafin” veya “mineral oil” olarak adlandırılır. Birçok kozmetik markası krem bazı olarak vazelin kullanmaktadır. Çünkü vazelin çok ucuz bir hammadde olduğu için büyük kar marjı bırakmaktadır. Vazelin sentetik bir ürün olduğu için cilt için sağlıklı bir ürün değildir. Vazelinin her ne kadar cilt üzerine sürülen bir krem olsa da, kısa sürede emilen maddeler karaciğere ulaşarak, zararlı etkiler bırakmaktadır. Vazelinin likit formu parafin adıyla anılır.

Parafin kozmetik sektöründe popüler markalar dahil bebe yağının ana maddesi olarak kullanılır. İçeriğinde mineral oil yazıldığı için dikkatten kaçar. Banyo sonrası bebeğinize sürdüğünüzde, su damlacıklarını bağlayan parafin cilt gözeneklerinin tıkanmasına neden olmaktadır. Bebeklerin cilt gözeneklerini tıkadığı için cildine kalıcı bir nemlenme sağlar. Aslında bebek için veya yetişkin için masaj yağında taşıyıcı yağ olarak bitkisel doğal bir yağ olmalıdır. Örneğin zeytinyağı, jojoba, susam yağı bitkisel içerikli ürünler kullanmaya dikkat edin. Bazı markalar özellikle “ürünlerimizde parafin ve paraben kullanılmamaktadır” ibaresi ile üretilmektedir.
Yani tartışmaya açık olan vazelin tam olarak netleşmemiş bir yarar/zarar oranına sahip...
Bilgisi olan arkadaşların yorumlarını bekliyorum!!!

13 Aralık 2016 Salı

B 12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNDE NE OLUR



B 12 vitamini, Suda eriyen vitamin olması ile bilinen B 12 vitaminini sağlığımız açısından büyük önem taşır. B 12 vitamini eksikliği uzun yıllar kendini belli etmediği gibi 3-6 ay içerisinde de kendini belli ettiği tespit edilmiştir B 12 vitamini eksikliğinde anemide görülen belirtilere benzer belirtiler görülmektedir. B12 vitamini vücutta bulunan kırmızı kanın çoğalmasına, alyuvarlar üretiminde folik asi'tin düzenlenmesine yardımcı olduğu gibi vücudun demir kullanımına katkı sağlar. Doğru ve düzenli biçimde sindirimi gerçekleştirdiği gibi yağ ve karbonhidrat metabolizması için çok etkilidir. Vücudumuzun uzun süre ihtiyacını karşılayabileceği B 12 vitamini depo edebilir. Fakat dengeli beslenmek şarttır. Yoksa vücutta bulunanlar tükenir ve rahatsızlıklar kendini gösterir. Aşırı B 12 vitamini kullanımı da vitamin zehirlenmesi gibi etkilere yol açtığı bilinmektedir. Bu sebeple doğal yollardan beslenmek en doğru çözüm olacaktır.
B 12 vitamini eksikliği olan hastalarda limon sarısı bir renk görülmekle birlikte aralıklı ishal ve aşırı kilo kaybı bulgular arasına girmiştir. Bu vitamin sinir hücrelerinin büyümesinde etkin rol alması sebebiyle eksikliklerin erken fark edilmediğinde uzun dönemde ve özellikle yaşlılarda sinir sistemi tutumuna bağlı bulgular ortaya çıkmaktadır. Bu bulgularla birlikte konsantrasyon eksikliği, zihin karışıklığı, eller ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma, dengesizlik, hareket kabiliyetlerinde hızlanma ya da yavaşlama B 12 vitamini eksikliğinde görülen temel bulgulardır. B 12 vitaminini vücut kendisi üretmez. Bitkilerden, meyvelerden, hayvansal gıdalardan alırız. Özellikle hayvansal gıdalarda B 12 vitamini oldukça yüksektir.

B 12 Vitamini ve Tüm Vitaminler için tıkkkkkkk

B 12 vitamini şu ürünlerde bulunur
  • Sakatat, 
  • Deniz ürünleri (ton balığı, karides, soman) 
  • Kırmızı et, 
  • Kümes hayvanları,
  • Yumurta ve
  • Fıstık
  • Soya
  • Böbrek
Süt ürünleri gibi gıdalarda oldukça fazla bulunur.
B 12 vitamini insan vücudu için oldukça önemlidir. Çocuklarımıza küçük yaşlarda bu gıdaları yemelerine teşvik etmeliyiz. Yoksa ilerleyen yıllarda B 12 vitamin eksikliği meydana gelir. Bu eksikliklerden ortaya çıkan bazı hastalıklar meydana gelir.

B 12 vitamini eksikliğinden meydana gelen rahatsızlıklar
  • Kansızlık,
  • Cildin sararması ve solması,
  • Kol ve bacaklarda uyuşma ve karıncalanma
  • Okunulan şeylerin akılda kalmaması,
  • Aşırı unutkanlık,
  • Yorgunluk, 
  • Sürekli halsizlik 
  • Baş ağrıları
  • Kronik rahatsızlık
  • Bayılmalar
  • Sinirsel hastalıklar
  • Kusma. 
Bağırsaklardan emilebilme B 12 vitamini mideden çıkan bir sıvı ile salgılanır. Alzheimer hastalığına karşı koruyucu bir özelliğe sahip olan B12 vitamini bronşit, astım, kısırlık gibi rahatsızlıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Vücuda haplar veya iğneler ile takviye edilebilir. En iyi takviye yolu iğneler ile olanıdır. Zira hapla olan tedavi kısmı uzun zamanlar isteyebilir. Çünkü aylar süren kullanımdan sonra vücutta toplanır ve tedavisi zaman isteyen bir rahatsızlıktır.


Düzenli ve doğal beslenerek B 12 vitamini eksikliğinden ve bununla birlikte oluşan rahatsızlıklardan kurtulabiliriz.

Genelde kan tahlilleri yapılarak belirlenen B 12 vitamini, alternatif tıbbın gelişmesi ile idrar yoluyla da testlerine uzmanların başladığı ve daha sağlıklı sonuçlar elde ettikleri bazı platform ve toplantılarda dile getirilmiştir. Kan tahlilleri ile belli olan değer eksikliğini takviye etmenin yolları vardır. İlaç kullanımı, iğne ve sağlıklı beslenmek bunlardan bazılarıdır. B 12 vitamini sinir sistemine de oldukça katkı sağlayabildiği gibi cilt sağlığı için, tırnak ve saç içinde çok önemlidir.

12 Aralık 2016 Pazartesi

HURMANIN SAĞLIĞA FAYDALARI



Hurmanın Faydaları Saymakla Bitmiyor...
Araştırdım Bakın Nelere Faydalıymış Sizlerde Okuyun...

Hurma ülkemizde sadece Akdeniz iklimi olan bölgelerde yetişen ve yeterli gelmediği için dışarıdan getirilerek satışa sunulan oldukça faydalı bir besindir. Hurmanın içinde; şeker, protein, lif, C, B1, B2, A vitaminleri, ayrıca, 15 çeşit mineral bulunur. Peygamber efendimiz zamanından beri Müslümanların meyvesi olarak bilinen hurma, özellikle ramazan ayında daha fazla tüketilir. Zengin içeriği sayesinde ramazan ayında oruç tutmaya bağlı olarak oluşan besin eksiğini büyük ölçüde gidermektedir. Aslında her zaman tüketilmesi gereken hurma diş hastalıkları ve kanser de dâhil birçok hastalık ile mücadelede oldukça aktif görev alır. Hamile kadınların hurma tüketmesi önerilir. Bebeğin sağlıklı gelişimi için önerilen hurma, ayrıca doğumdan sonra anne sütünü artırmakta da oldukça etkilidir.

Hurma Kanser Oluşumunu Önler

Hurmanın içinde fazla bulunan lifin, kolon kanseri, bağırsak kanseri, göğüs kanseri gibi kanser türleri üzerinde etkileri büyüktür. Yapılan araştırmalar, hurmayı çok fazla tüketen Arapların, kansere yakalanma oranının, diğer toplumlara göre daha düşük olduğunu kanıtlamıştır. Kanser gibi hastalıklardan korunmak için her gün 3-4 adet hurma tüketilmesi önerilir. Hurmanın içinde yoğun miktarda bulunan magnezyum, kanser oluşumunu önler.

Hurmanın Hafıza Üzerindeki Etkileri

Hurmanın içerisinde bulunan fosfor, Beyin sağlığı üzerinde oldukça etkilidir. Özellikle unutkanlık problemi olanların, bol miktarda hurma tüketmesi önerilir. Beyni dinlendirir ve hafıza problemlerini giderir. Bu sebeple hesap kitap işi ile ilgilenenlere hurma tüketmesi önerilmektedir.

Hurmanın Sinir Sistemi Üzerinde Etkileri

Hurmanın içinde bol miktarda bulunan; B1 ve B2 vitaminleri sinir sistemini güçlendirerek, beynin dinlenmesini sağlar. Özellikle gece uykusuzluğu yaşayanların, her gece yatmadan hemen önce 2 adet hurma yemesi tavsiye edilir. Böylece sabaha kadar daha rahat uyumak mümkün olur.


Hurmanın Göz Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Hurmanın içinde bulunan A vitamini; göz sağlığı için oldukça etkilidir. Gece körlüğü yaşayanların, görme bozukluğu olanların hurma yemesi tavsiye edilir. Ayrıca gözleri parlatarak, göz sinirlerinin kuvvetlenmesinde etkilidir. Fakat her besin gibi hurmadan da fayda görmek için, yeteri kadar tüketmek gerekir. Fazla tüketilen hurma farklı problemlere yol açacaktır.


Hurmanın Göğüs Sağlığında Etkileri

Hurma; balgamlı veya kuru öksürüğün tedavisinde yoğun olarak tüketilir. Boğazı yumuşatarak, nefes daralmasını önleyecektir. Öksürük tedavisi amacı ile günde üç defa hurma tüketilmesi önerilir. Özellikle sıcak su beraberinde tüketilen hurma, öksürük krizinde oldukça etkilidir.

Hurmanın Tansiyon Hastalıkları Üzerindeki Etkileri

Hurma; kan damarlarını temizleyerek, tansiyonu dengeler, Ayrıca damar sertliğini engellediği bilinmektedir. Bu hastalıklardan korunmak için düzenli olarak günde üç adet hurma tüketilmesi önerilir. Yapılan araştırmalar neticesinde kolesterolü dengelediği de kanıtlanmıştır. Arapların fazla oranda yediği yağ, hurma sayesindedengelenmekte ve kolesterol hastalıklarına yol açmamaktadır.

Hurmanın Mide Ve Bağırsak Sisteminde Etkileri

Mide hastalıklarına veya bağırsak hastalıklarına bağlı oluşan ishal ve kusmalardan sonra tüketilen hurma, vücudun kaybettiği suyu anında geri verecektir. Ayrıca aç karnına yenilen 3-4 adet hurma, bağırsaklarda oluşan bakterileri de kısa süre içinde yok eder.

Hurma Çekirdeği

Hurmanın kendisi gibi çekirdeği de oldukça fazla kullanım alanın sahiptir. Hurma çekirdeğinde çeşitli doğum kontrol hapları yapıldığı bilinmektedir. Gelecekte prostat kanseri için ve böbrek taşları için ilaç yapılama aşamasındadır. Hurmanın çekirdeği halen birçok araştırmaya konu olmaktadır. Ayrıca oldukça besleyici olan hurma çekirdeğinden hayvan yemi de yapılmaktadır. Hurmanın cinsi ve kalitesi genellikle çekirdeğinin şekline bakılarak belirlenir. Hurma çekirdeği ile kirpik uzatmak ta mümkündür. Kaliteli bir hurmanın çekirdeği yakılmalı ve kirpiklerin diplerine sürülmelidir. Kirpikleri uzatarak gözlerde oluşan çapaklanmaların önüne geçecektir.

27 Kasım 2016 Pazar

EDEBİYAT TARİHİMİZİN KADINLARI-AFET İNAN



1925 yılında Bursa Kız Öğretmen Okulu’nu bitiren Afet İnan, İzmir’de öğretmenlerin verdiği bir çay ziyafetinde Mustafa Kemal ile tanışmış ve onun desteği ile önce dil eğitimi daha sonra ise üniversite ve doktora çalışması için Lozan’a gitmiştir. Yabancı ders kitaplarında gördüğü Türk milletine ilişkin doğru olmayan bilgiler onu Türk uygarlığı konusunda çalışmaya yönlendirmiştir. Gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında Türk tarihine dair yanlışları düzeltmek, eksiklikleri gidermek ve sahip olunan değerleri ortaya çıkarmak için Mustafa Kemal Atatürk ile görüş alışverişinde bulunarak çok sayıda çalışma yapmış, Cenevre’de verdiği konferanslaPiri Reis’in dünyaya tanıtılması konusunda önemli bir adım atmıştır. Atatürk’ün özellikle tarih ve dil çalışmalarında yanında bulunmuş ve Türk Tarih Kurumu’nun oluşturulmasında kurucu üye olarak görev aldığı gibi, bu kurumun çalışmalarının vazgeçilmez bir ismi olarak Türk milletinin dünyadaki yeri konusundaki algıyı bilimsel verilerle değiştirme hedefini sürekli olarak muhafaza etmiştir.

Yazdığı eserlerle sadece Türk tarihine ve uygarlığına katkıda bulunmamış aynı zamanda Cumhuriyet’in kültür alanına ilişkin adımlarının, bu konuda çalışma yapan kişilerin ve bu çalışmaların başında bulunan Mustafa Kemal’in de daha iyi kavranmasına yardımcı olmuştur. Toplumun eşit bireyleri olan kadınların siyasi haklarının verilmesi konusunda başlamış olan çalışmaların hızlandırılmasını sağlamış olan Afet İnan, bu mücadelesi ve başarısı nedeniyle Cumhuriyet kadınları için ayrı bir öneme sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Atatürk’ten Mektuplar, Atatürk ve Kadın Haklarının Kazanılması, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, İzmir İktisat Kongresi ve Mustafa Kemal’in kendisine dikte ettirdiği Medeni Bilgiler kitabı başta olmak üzere Türkçe ve yabancı dillerde çok sayıda eser vermiştir. 8 Haziran 1985 tarihinde kaybettiğimiz Afet İnan, Atatürk ve dönemin düşünce hayatı konusunda temel başvuru kaynaklarından biridir...

14 Kasım 2016 Pazartesi

ELMA SİRKESİ NEYE İYİ GELİR?

 
 


Her gün tüketildiğinde elma sirkesinin sağlığa mucize etkileri var. İşte İngiltere’de Ashton Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre elma sirkesinin sağlığa faydaları…

Daily Mail’de yayınlanan habere göre, 200 ml su ile 30 ml elma sirkesini karıştırıp her yemekten önce içerseniz kolesterolünüz %13’e kadar azalıyor. Yapılan araştırmaya göre, günlük olarak elma sirkesi tüketmek aynı zamanda kalp krizi ve felç riskini de azaltıyor.

12 Kasım 2016 Cumartesi

DUYGU HİSSETMEKTİR



Duygu yaşamak, duygulanmak insanın sahip olduğu en önemli özelliklerinden birisidir. Duygular yaşamın rengi, “tadı tuzu”dur; duygunun yaşanmadığı bir yaşam düşünülemez. Yaşadığının farkında olan insanoğlu, kendisinde ve çevresinde olup bitenleri bir yandan algılarken bir yandan da bunları değerlendirir ve yorumlar. Bu sürece her zaman çeşitli (bazen belli belirsiz, bazen de çok yoğun) duygular eşlik eder.

Herkesin her zaman yaşadığı bir şey olmasından mı, bir zayıflık olarak görülmesinden mi, yoksa kontrol edilebilir bir şey olarak görülmesinden mi bilinmez; duygular bir insanın iç dünyasının aynası olmasına karşın, genellikle hak ettiği değeri görmez. Anlamı, değeri, yol göstericiliği atlanır.

İnsan hiçbir zaman saf ve tek bir duygu yaşamaz, hissettikleri her zaman bir çok duygunun karışımından oluşur. İnsanın doğasından kaynaklanan ve temel duygular olarak adlandırılabilecek duygular zaman içinde bir çok duyguya dönüşür. Duyguları mümkün olduğunca ayrıştırmak ve temel duygulara ulaşmak insanı ve insanın kendisini anlamada çok önemli köşe taşlarıdır.