24 Ocak 2013 Perşembe

MUTLULUĞUN EN AZ YARISI SİZİN ELİNİZDE


Hayatın ne zaman zorlaşacağı bilinmez. İyi günlerin yerini ansızın alıverir kötü günler. Kötü günleri atlatmanın yolu ise moralini yükseltmek için doğru yöntemi bulmaktan geçiyor. İşte size hayata daha mutlu bakmak için 10 yöntem...

MUTLULUĞUN EN AZ YARISI SİZİN ELİNİZDE

Bazen işler kötü gider. Herkesin hayatında iyi gün olur, kötü gün olur. Zor günleri atlatmak için, sorunların üstesinden gelebilmek için, insanın psikolojisinin de buna uygun ve güçlü olması gerekir.

Herkesin kendine göre bir pembe gözlüğü, moralini yükseltmek için bir yöntemi vardır. Ama başarılı olur ama olmaz. İşte size hayata daha mutlu bakmak için 10 yöntem...

1- Siyaha değil beyaza odaklanın
Son dönemde hayata pozitif bakmayı öğreten pozitif psikoloji kitapları çok satıyor. Hepsinin hareket noktası aynı: Bardağın dolu yarısını görün! Şikayet etmeyi, kesin pozitif duygular üzerine yoğunlaşın. Böylece Amerikalı psikolog Martin Seligman'ın 'öğrenilmiş çaresizlik' dediği 'kabullenme' tuzağına düşmeyin.

Olumlu yönlerinizin altını çizin, zenginliklerinizi, potansiyelinizi fark edin. Kaliforniya Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırmaya göre mutluluğumuzun ve huzurumuzun yüzde 40'ı tercihlerimizin ve hayata bakışımızın sonucu. Kendi kendinizi telkin edin, gaza getirin: Önemli değil, iyiyim, aslan gibiyim...

2- Elinizdekine sevinin bir kere...
Moralinizi sıfırlamak çok kolay, kaybeden psikolojisine girmeniz yeterli: Dün bugünden çok daha iyiydi; x benden daha şanslı; hayal kurmak neye yarar zaten gerçekleşmeyecek... Bunlara zihin kirliliği diyorlar, elinizdekinin kıymetini bilmenizi engelleyen, ulaşılabilir hedeflere ve mutluluğa erişmek için harekete geçmenize mani olan 'bölücü ve yıkıcı' fikirler. Unutmayın: 1992 Barselona Olimpiyatları sırasında yapılan bir araştırma bronz madalya alan üçüncülerin, gümüş madalya kazanan ikincilerden çok daha mutlu olduğunu gösteriyordu. Çünkü ikinciler 'birinciliği kaçırdım' diye başarılarının tadını çıkaramazken, üçüncüler podyuma çıkmaktan mutluydular.

Yanlış karşılaştırmalardan kaçının. Mesela 'Şule ne kadar şanslı, okula arabayla geliyor' diye hayıflanacağınıza, 'Ben şanslıyım, kardeşim bir fakülte kazanamadı konfeksiyon atölyesinde küçük bir işe girmek zorunda kaldı' diye düşünün.

3- Arkadaş, illa iyi arkadaş
Bütün anketler aynı şeyi söylüyor: Ne para ne başarı tek başına mutluluk verir, önemli olan çevrenizdekilerle olan ilişkilerdir. Yalnız yaşayan insanlarda depresyon riskinin evli veya bir arkadaşıyla oturanlardan daha yüksek olmasının sebebi budur. Hatta arkadaş ilişkilerinin aileden bile daha iyi bir 'pozitif duygu kaynağı' olduğu söyleniyor. Ama dikkat arkadaş var, arkadaş var. Bunun bile istatistiğini çıkarmış araştırmacılar: Avusturyalı Ernst Gehmacher 'İnsanın kendini iyi hissetmesi için en az 4 (azami 12) sağlam arkadaşı olması şart; çok güvendiği, her şeyi (?) paylaşabildiği ve yardım alacağını bildiği arkadaşlar' diyor.

Yeni bir telefon defteri alın (daha doğrusu cep telefonunuzun adres defterini yenileyin) ve sadece gerçekten değer verdiğiniz insanları kaydedin. Sık ve düzenli haberleştiğiniz, birbirinizi gönülden arayıp sorduklarınızı...

4-Yaptığınız işe yoğunlaşın
Kısa vadeli de olsa, kendini iyi hissetmenin yollarından biri (hepimiz bunu yaşamışızdır) yaptığı işe iyice yoğunlaşmaktır. Zaman durmuş gibi olur, sorunlarımızı unuturuz. Amerikalı psikolog (adını boşuna telaffuz etmeyi denemeyin) Mihaly Csikszentmihalyi'nin flow (akış) dediği an budur. Peki bu 'mutluluk anı' nasıl yakalanır? Yetkinliklerimizle uyumlu (çok kolay olursa sıkılırız aklımız gezintiye çıkar, çok zor olursa büsbütün daralırız) bir aktivite seçerek...

İş ortamında akış yakalamak tatilde veya boş zamandakinden çok daha kolaydır. Bu tekrar gerektiren, monoton işler için bile böyle. Kendi kendinize gaz verecek şekilde hedefler koyun: Şu konuda nasıl daha iyi olabilirim? Daha az yorularak şu işi nasıl yapabilirim?

5-Çocuklar gibi oynayın...
Şirketlerin düzenlediği bir paintball oyununda düşmanını boya-kurşunlarıyla vurmak için canını dişine takarak kovalayan müdürünüze bakıp da 'ne salak herifmiş bu ya' diye düşünmeniz çok doğal. Ama oyunun her yaşta faydaları vardır. Araştırmalar oyuncuların sadece performansının değil, iyimserliğinin de daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bir uzman 'Eğer oyun oynamaktan vazgeçersek zihnimiz mekanikleşir, adeta kurur' diyor; 'Oyuncular gerçekleri daha esnek olarak algılarlar, gerçeklerle oynamayı da severler. Eğer hayatı çok ciddiye alırsanız, eğip bükmekten vazgeçer, değiştirebilme fırsatını da kaçırırsınız'.

Eşinizle, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla oyun oynayın. Kağıt oyunları, bilgisayar oyunları, Pictionary, Tabu... ne olursa!

6-Her gün bir işi bitirin
Pozitif psikoloji uzmanı Ilona Boniwell 'Zamanını iyi kullanmış olmanın verdiği mutluluk, insanın kendini iyi hissetme sebeplerinden biridir' diyor. Sürekli işini bitirememe, yetişememe hissi ise insanı mutsuz eder. Daha az çalışıp, kendine daha çok zaman yaratmak bir yöntem tabii ki ama bahaneye dönüşmesi riski var. Boniwell daha kolay bir yöntem öneriyor: 'Eğer her gün bir şeyi istediğimiz gibi sonuçlandırabilirsek, bir büyük projenin her gün bir küçük parçasını tamamlarsak, kendimizi çok mutlu hissediyoruz'.

Yani kendinize her gün için mümkün ve tutturması sadece size kalmış bir hedef koyun: Başladığınızın kitabı bitirmek, bir yemek tarifini denemek, kaç gündür masanızda duran radyoyu tamir etmek... Sonra da bir işi yapıp bitirmiş olmanın verdiği hazzı yaşayın.

7-Vipassana metodunu deneyin
Vallahi biz uzmanların yalancısıyız. Her 5 Amerikalı şirket yöneticisinden biri meditasyon yapıyormuş ve en çok uygulanan metod da Vipassana imiş. Yani 'derinlemesine görmek' ya da 'olanı olduğu gibi görmek'. Buddha'nın bu yöntemle Nirvana'ya ulaştığı söyleniyor. Burada yöntem beyni boşaltmak değil aksine çevredeki objeleri tam olarak ve olduğu gibi algılamak. Çanta sadece bir çantadır. Böylece açgözlülüğe, hasete, kıskançlığa, kızgınlığa bir son vermek. Yani daha az üzülmek.
Bu konuda piyasada bir sürü kitap var, kurslar seminerler var... Elçiye zeval olmaz!

8-Kötü durumdan faydalanın
Nietsche mi demişti 'Beni öldürmeyen güçlendirir' diye? Uzmanlar 'elastikiyet' diye bir kavram kullanıyorlar, 'insanın zor bir durumdan sonra yeniden toparlanma kapasitesi' anlamına. Dayanma, ile yaşamayı öğrenme hatta atlatma değil, 'faydalanma' yani yaşadığı zorluktan pozitif bir şey çıkarma. Her şeyi hazır bulan, bir eli yağda bir eli balda insanlar en küçük şeyden bile mutsuz olurlar, en küçük bir sorunu bile büyütürler. Oysa bir sıkıntı yaşamış ve bunu 'elastikiyet'leri sayesinde olumluya çevirmiş insanlar bunu başarmış olmanın verdiği mutluluk ve güvenle kendilerini daha iyi hissederler.

9-Temizlik teparisi uygulayın
İngiliz 4. kanalında How clean is your house (Eviniz ne kadar düzenli, temiz) diye bir programda 'cleaner therapist' diye bir takım insanlar ortaya çıkmıştı. Şimdi bu iş çok moda. Bu yeni kişisel koçlar 'Düzensiz bir yaşam ortamı stres ve sinir sebebidir. Karmaşa zaman kaybettirir, sabrımızı zorlar, moralimizi bozar' diyorlar.

Yani gereksiz eşyalara dandik manevi değerler yüklemeyin, atın gitsin. Size kötü hatıraları sürekli hatırlatmalarına, içinizi karartmalarına, sizi geçmişe döndürmelerine izin vermeyin. Temizleyin, atın... Aynı şekilde bilgisayarınızda, belgelerinizde, fotoğraflarınızda, cebinizin adres defterinde filan da sağlam bir temizlik yapın.

10-Hayatınızda yenilikler yapın
Psikologlar 'hedonist adaptasyon' diyorlar, insan gündelik küçük mutluluklara o kadar alışır ki, kıymetini bilmez. Keyif almak, zevk almak demek beyinde endorfin gibi zevk hormonlarının salgılanması demek. Oysa zamanla bu alıcılarımız dolar, zevk almaz oluruz. Her gün aynı şeyleri yapmaktan vazgeçin, her gün hoşunuza gidecek bir alışveriş yapamayacağınıza yahut her ay izne çıkamayacağınıza göre, hayatınıza yenilikler, yeni zevkler katmaya çalışın.
Bunlar çok basit şeyler olabilir... Mesela yarın sabah kahvaltınızı bir kazak giyip balkonda yapın, işe farklı bir yoldan etrafınıza baka baka gidin, 3 ayda bir salonun mobilyalarının yerini değiştirin vs vs...

Kaynak:kigem.com
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İçinizden ne gelirse ....